26 Ağustos 2014 Salı

One Ok Rock

자자자자자 Çok güzel bir şeyden bahsetmeye geldim. ^___^
Gerçekten onları tanımaktan o kadar mutluyum ki, onların şarkılarını dinlerken sanki hayatımda çok güzel bir şey oluyor gibi bazen de sanki onlara içimi anlatıyorum da onlar da beni teselli ediyor ya da sinirlendiğim zamanlar şiddetimi şarkının ritmiyle arttırıp daha sonra sakinleştiriyorlar gibi. Gerçekten benim için çok özeller, o kadar değişik duyguları tattırıyorlar ki ailem gibi sanki.
 Evet bu güzel insanlar: ONE OK ROCK^___^



















Grubu tanımam çok sıradan, twitterda takip ettiğim birisinde gördüm ov J-Rock du bi dinleyeyim dedim. İlk dinlediğimde hissettiklerimi hala unutamam. Zaten rock müzikten başka bir müzik türü pek dinlemem, popu özellikle de türkçe popu basit ve dinlemeye değer bulmuyorum. E hem rock hem japon hem de muazzam çalıyor ve söylüyorlar resmen bayıldım. Çok sevdim acayip sevdim sonra bir şarkı daha bir  şarkı daha derken tüm albümlerini dinleyiverrmişim. :')) İlk zamanlar konserlerini izlerken ALLAM ÇOK YAKIŞIKLILAR ALLAM NASIL ÇALIYORLAR TAKAĞĞĞ diye içimde fırtınalar kopuyordu şimdi izleken HAHA SALAK YAA HAREKETLERE BAK BAK ÖLÜYORUM BURDA BU ŞARKI CENNETTEN Mİ ÇIKTI falan diyorum assfdgdhd yani olay daha çok dış görünüşten çıktı da saygı, sevgi, gurur duymaya falan başladı. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama gerçekten bu adamları abartmak istiyorum.




Buradaki Taka. Grubun solisti. Ya sesi bana bir acayip geliyor çok çok çok güzel. Özelliklerde şarkılarda bağırdığında mest oluyorum. :')) Saçları yüzüne düşüp gözlerini kapatıyor muazzam manzara. Tanıyalı 1 yıl oldu ama bana çok fazla şey ifade ediyor Taka. Güldürürken düşündüren bir insan gibi geliyor bana. (ya böyle yazınca komik durdu ama öyle) Dış görünüşü de tam benim ideal  tipim boyum ondan biraz uzun ama olsun ^_^
Birde acayip komik hep güler yüzlü ya bazen bel altı falan konuşuyor davranıyor,vücudunda bir sürü dövme var(özellikle de mason dövmeleri) gerçekten hayatımda böyle birinin olmasını çok isterdim. 
Bu adamın siyasi görüşü dini bilmemnesi her şeyi benden farklı olsa bile şarkılarıyla beni mutlu ediyor ya yeter. Kalbime dokunan her şeyi çok severim ben. Taka da baya dokunuyor sağolsun. ^_^


Toru da elektro gitar çalıyor. Bütün samimiyetimle söylüyorum ki gitar Toru'nun işi. Sanki vücudunun bir parçası gibi. O kadar grup dinledim ama Toru gibi çalanını görmedim ben,resmen o gitarı hissediyorum ya.
Gerçekten çok yetenekli bazen de rap yapıyor bazı şarkılarda. 


Ama benim için Toru demek gitar çalarken kendini kaybetmek, havaya uçan sarı şaçlar(adeta bir kirpi oluyor), terli siyah gömlek ve mükemmel söz yazarı demek. :'')




Diğer üye Ryota. Bas gitar çalıyor.(tahmin edersiniz ki müthiş çalıyor.) Ryota hep bana sanki yolda görsem rahat rahat konuşabileceğim gibi geliyor samimi, anlayışlı, sevimli gibi duyguları barındırıyor.(şuan bunları yazarken böyleyim -->^____^ ) Konserlere şort,şalvara benzer pantolonla çıkması üstünde genelde hiç bir şey olmaması beni acayip rahatlatıyor. Sadece müzik için oraya gelmiş, bağımsız, başka bir düşüncesi yok, o an sadece o önemli anlamlarını çıkartıyorum.


Son olarak Tomoya. Görüldüğü üzere grubun bateristi. Hani böyle bir insanı görürsünüz ilk görüşte bi içiniz falan ısınır,gülümsersiniz falan işte Tomoya'yı gördüğümde tam öyle hissettim. Tanıyorum sanki yıllardır. Ya çok iyi bir insan gibi geliyor bana sanki hemen yardımına koşacakmış gibi. Ve o da baterinin hakkını veriyor tabii.

Benim hayallerimden biri de bateri çalmak, ergenlikten beridir istiyorum ama bateriye en yaklaştığım an müziği açıp sandalyeleri bateri gibi dizerek bagetlerimle sandalyelere vurmak oldu. Bunu baya yaptım bir kaç yıl falan asdfg. Şimdi sandalyelere zarar vermiyorum.^__^





İşte One Ok Rock bu güzel insanlardan oluşuyor. İnşallah onlar güzel işlerine uzuuun uzuuuun yıllar devam ederler ve inşallah biz de onları dinleriz ^_^





Depresyon part 1154574

Daha ne kadar zaman böyle olacağım bilmiyorum. Ergenlik sivilcesi izi gibi kaldı bende bu umutsuzluğum. Mutsuzluk geçiyor da umutsuzluk geçmiyor kaldım öyle bir şey yapamıyorum. Televizyonda bazı psikologları dinledim benim için mazoşist ve dramatik dediler. E tamam bunu bende az çok biliyorum ama çözümünü yıllardır söylenilen basit kelimelerle anlatıyorlar. Canlı yayına bağlanıp ABİ UMUTSUZLUK GEÇMİYOR GÜZEL ABİM demek istiyorum. Kendi kendime çözmeye çalışıyorum ama kendimle konuştukça daha kötü oluyorum, çoğu zaman ay yeter çok konuştun diye kendimi tersliyorum. Şizofren olmaya doğru gidiyorum, ama ben üşenirim oraya da gidemem yarı yolda kalırım. Ben olduğum yerde oturuyorum ne yapmış olabilirim de bu kadar üzülüyorum.(üzüldüklerini biliyor kabulleniyor aklına getirmemeye uğraşıyor.) Çok fazla ağlayan biri değilim(dram dizi ve filmler izleyince saatlerce ağlamamın dışında tabii) o yüzden içimde ne varsa kat'iyen anlatmam içimde tutarım sonra taşıyamaz hale gelince hoop bi şarkı çalar boşluğa bakar ve ağlarım.


Yani bir insan ne kadar asosyal olabilecekse o kadar asosyal oldum. Arkadaşlarım tabi ki oluyor benim de best friendlerim var ama içimi dökemedikten sonra sadece iyi gün dostu tarzı bir şey oluyor ama bu onların suçu değil sorun bende,sorun o kadar bende ki anlatsam ve ya anlatmasam da geçmiyor. Kişiliğim falan olmuş değiştiremiyorum böyle olmayı. Bende kavga etmeyi çok istiyorum ama başka bir insana bağıramam ya da kendimi savunamam(umarım bu yazıyı bi psikolog okur da yardım eli uzatır, muayene çok pahalı çünkü, ya benim babam esnaf bu masrafı nasıl kaldırsın adam, bursum da anca yetiyor zaten) 
Böyle yani iç dünyamda, hayal falan kuruyorum mutlu oluyorum sonra hayal bitiyor bu duyguları yaşamaya devam ediyorum. Karşı cinsten kaçmam var ki bir de o çok fena. Lisede o hormonlara bile karşı gelmişim irade sahibi olmuşum yani bekliyorum ki doğru dürüst bir şey gelsin karşıma.Öylece bekliyorum sadece bekliyorum. Belki de böyle bir şeye ihtiyacım vardır. Güven verici birine.
Ay bunu daha kimseye söylememiştim ya OFFFF. 

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Kendi kendimiz kıyameti getiriyoruz gerçekten. Artık o kadar iğrenç şeyler yaşanıyor ki insanlar insanlığını olabildiğince bastırmış,hayvansal dürtülerle, idle düşünüyor ve hareket ediyoruz. Ya gerçekten iğrenç. En baştan alırsak aile ilişkilerinden başlayıp şuan ülkelerin biribirini yediği bir ortam oluştu her yerde. Hiç kimse birbirini dinlemiyor sadece kendi bildiğiyle at gözlüğüyle cool bi halde yaşıyor ve kendi düşüncesi dışındaki şeyleri saçma,safsata,gerizekalılık,cahillik olarak görüyor.Bunun daha hayvanlaşmış evresi şiddet oluyor. Herkeste bir katlanamamazlık, küfür, taciz, dövme merakı var. En ufak bir olaya karşı takınılan büyük tavırlar, döküp yıkmalar falan. Bunlarda bizim yetiştirilmeden kaynaklıyor tabii çünkü ' dayak cennetten çıkmıştır.' 'ooo erkek adam o yapar' 'sana vuruyorsa karşılığını verseydin' gibi saçma düşünce ve bununla şekillenen yaşam tarzı insanları daha da hayvanlaştırıyor, herkes birbirine saldırıyor  ve kimse kimseye katlanamaz hale geliyor. Bir de üstüne saçma sapan bir futbol militanlığı oluşuyor, karşı takımın taraftarına, futbolcularına küfür, darp etmeler, stada bıçak vb. aletler getirmeler. Gerçekten biz her şeye öyle kapılıyoruz ki sporu bile savaşa çeviriyoruz ve bu gerçekten iğrenç. (bkz. fenerbahçe-galatasaray derbileri, cezayirdeki bir futbolcunun başına taş atılması sonucu ölmesi.) Bu durumlar bir yandan olağan bir şekilde sürerken dünyada bitmek bilmeyen güç savaşları ve ülkelerin dayandığı sadece yıkımı daha da alevlendiren saçma sapan sebepleri(bkz.amerika-ırak savaşları, ışid örgütü, israilin filistini katletmesi.)sonucu insanların katledilmesi artıyor ve dünyada artık insanlığın kalmadığı düşüncesine daha çok bağlanıyorum. Birde bi durum var polisler koruduğu ülkenin vatandaşlarına bu kadar yıkıcı bir şekilde davranırken şiddet normalleşiyor. Herkes birbirine saldırıyor ve adalete duyulan güvensizlikten, insanlar cezalarını kendi kendilerine veriyorlar. Bu yüzden kocasından şiddet gören kadın defalarca polise gidip yardım alamayınca kocasını öldürebiliyor. Kimsenin kimseyi öldürmeye hakkı yok ama adalet sadece devletlerin menfaati çevresinde işlerken insanların kimseye güveni kalmıyor ve sapkınlıklar alıyor başını gidiyor. Dünya'da sadece şuan kötülükler yok her zaman vardı ama şiddettin ölçüsü büyüdükçe daha çok insan zarar görmeye başladı. Bundan sonra da yaşadığımız hayatın düzeleceğine inanmıyorum.Kendimizin sonunu kendimiz getiricez. Ya hepimiz ölelim valla ya. 



Ruh Hali Şarkısı:






24 Ağustos 2014 Pazar

Kalp Yarasıdır Bu İlaç Kapatmaz

Kalbim ağrıyor. Sanki birisi kalbimi eline almış limon gibi sıkıyor . Hiçbir şey yapamıyorum geçmesi için dua ediyorum herzaman ki gibi.Hakettim, allah verdi cezamı diyorum . Neden başıma geldiğini anlamaya çalışıyorum. Uzaklaşmak için müzik dinlemiyorum çünkü dinleyeceğim şarkı kalbimi daha fazla aağrıtabilir ve gece gece bu yükü tasiyamam. Kitap okuyamam çünkü evdeki herkes uyuyor ışıkları açamam.Yani herzaman ki gibi çoğu şeyi bir başıma yaşıyorum kimseye çaktırmadan.(yalnız ben belki rahatlarım diye yazayım demiştim ama şuan halime çok üzüldüm galiba ruh hastasıyım) Evett uyuya kalana kadar depresyona devam.
 Zaten alıştım sürekli kötü hissetmeye,gerçekten.Mesela iyi bir hisle uyanıyorum ama kötü bi gün geçiriyorum ya da kötü bi hisle uyanıyorum,kötü bi gün geçiriyorum. Yani vücut doğal olarak bağışıklık kazanıyor .(jiletimi getirin uleenn)Hazır moralim bozukken şunu da itiraf etmek istiyorum ,ben sigaradan nefret eden bir insanım içenden pek hoşlanmam beni neden zehirliyor pislik diye düşünürüm hatta sigara içen birinin yanından geçerken nefesimi falan tutarım asdf sigaraya olan düşmanlığımı anlatmak için lafı çok uzattım özür dinlerim (ama sonuçta depresyondayim ) ama bazen benim de hele bu zamanlarda acayip balkonda sigara yakasım geliyor yaaa !! Mesela şuan kendimi zor tutuyorum ^__^




Ruh hali şarkısı:



Ooo Beyaz Önlük Alıyorum Bi Dal

Merhaba, ben yine sıradan bir gün geçirirken( kardeşimle günlük kavgamı yapmış, vatsapta online olmamaya gayret ederek gelen mesajları kontrol etmiş bi köşede kitap okuyorum) ablam doktora gidecekmiş benim de gelmemi istedi zaten kız yorgun işten geliyor en fazla 20 cümle kuruyoruz peki dedim geleyim(zaten pek itiraz etmem ailenin en uysal kızıyımdır asdf). Aslında çoğu insan hastaneleri sevmez ama ben oradaki koşusturmaya, insanların birbirlerine yardım etmesine, ortamın sessiz olmasına, hastanenin kokusuna bayılıyorum. Özellikle de çalışanlarına. :')) Acil tıp teknisyenleri, hemşireler, doktorlar en sevdiğim meslek grubunu oluşturuyor.
 Ne yazık ki o gruba matematik ve fen yetmezliğinden dolayı ulaşamadım. İlkokul birinci sınıfta bile matematiğim 4 gelince çok zorlamadım kendimi, üniversiteye kadar matematiğim hep 3 ve 4 arasında gidip geldi. ¯\(ツ)/¯
E şimdi hastaneye gidince mutlu oldum hafiften tabi, gözler fıldır fıldır  
Daha sonra devlet hastanesi mağdurları olarak 40 dakika doktoru aradık. Doktor geldiği an böyle bana bi şeyler oldu allahım dedim beyaz önlük!!! Beyaz önlük nedense bende bi güven uyandırıyor yani gördüğümde huzur bulduğum nadir şeylerden biridir herhalde. Bir de doktor olmuş insanlara dünyayı kurtarmış gözüyle bakıyorum ne bileyim benim kafamın zerre basmadığı rakamlar onlara bulmaca gibi falan geliyor, problem çözmekten zevk alıyorlar(zevke bakar mısın) zıbilyon tane ilaç ismi tedavi yöntemleri bilme, kan görme( ki en çok saygı duyduğum özelliklerden biridir çünkü görünce ben bayılıyorum genelde^^) bir insanı kurtarmaya çalışmaları falan muazzam olaylar yani ben sadece alkışlarım onların yaptıklarını BÖÖÖÖYLEEE. 
Bir de galiba evlerine falan bağlı oluyorlarmış güzel yani. Nerede kalmıştım heh, doktor bey geldi bir şeyler söyledi bende söylediği her şeye haklısınız dedim sadece. Beyaz önlüğün hakkını verdiği nadir doktorlardan biriydi ve hayatımda bir daha yüzünü muhtemelen görmeyeceğim ve başka doktorlara haklısınız demeye devam edeceğim. Bu arada doktor doktor demişken yeni bir kitap okuyorum orada da ana karakter doktor, tabii böyle olunca kitabı acayip ilgiyle okuyorum. Kitabı bitirince anlatılmaya değerse anlatırım büyük ihtimal. Sayonara ^_^


Ruh hali şarkısı:





22 Ağustos 2014 Cuma

Başlangıçlara çok önem veriyorum bu yüzden ilk yazımı rahat rahat yazmak isterdim ama bir heyecan içinde blog açtığım için google da Hadi ilk yazını yaz! tarzında uyarınca gaza geldim ve şimdi buradayım. Şimdi ben neden blog açtım? cevap veriyorum, içimi püskürtmek için(nasıl beter bir ifade öyle). Kendimi reel hayatta anlatamadığım için sosyal ağların kurbanı olmuş durumundayım. Böyle adımı falan gizleyip facebooklar twitterlar açmalar falan en son da gelmediğim bir burası kalmıştı buraya da geldim. ^^ Şimdi ilk olarak kendimden söz edeyim madem, (ay ilk defa kendimi anlatıcam bak heyecan geldi ^^) aslında acayip sıradan bir insanım eminim herkesin çevresinde benim gibi bir tanıdığı vardır. Kendimi böyle farklılaştırma hevesim yok çünkü ne hırslıyım ne de kendini çok gösteren birisiyim. Hani vardır ya herkesin gördüğü ama fark etmeye değer bulmadığı, gözünü falan kaçırdığı, bir ortamdayken komik herkesi güldüren falan arada bi durulan birisi, çok da güzel olmayan ama idare eder yeaaa denilen birisi, bazen karşınıza başka ülkelerle ilgili değişik bilgilerle çıkan ama anlattıkları pek merak uyandırmayan birisi, utangaçlığını acayip belli eden utandığında ağzını bile açamayan birisi(aynı durum birisine kırıldığında da oluyor, kırıldığı kişi katiyen kızımızın kırıldığını anlamıyor bkz.tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok), kalabalık ortamlarda bulunmamak için değişik bahaneler sunan birisi ya da insanlara kitaplarını dağıtan birisi(artık kitaplar çok pahalı olduğu için dağıtamıyor)böyle  bir insanım işte özetle. Heh unutuyordum, kafamı boşaltmak için ve insanlar beni anlamığğğyorrr diye düşündüğümden Uzakdoğu'ya merak salmış bulunmaktayım son bir kaç yıldır. Anime izlemeler, manga okumalar, Kore ve Japonya dizi ve filmlerini izleyip, Korece ve Japonca şarkılardan başka şarkılar  dinlemeyen ve Kore'de 15 gün geçirebilecek Koreceye sahibim işte tüm hayatım bundan ibaret.

Ruh hali şarkısı: